SIS (SALİN İNFUSİON SONOGRAFİ, RAHİM İÇİNE SIVI VERİLEREK YAPILAN ENDOMETRİUM DEĞERLENDİRMESİ), HSG (HİSTEROSALPİNGOGRAFİ, RAHİM FİLMİ), H/S (HİSTEROSKOPİ, ENDOMETRİUMUN GÖZLE GÖRÜLEREK İNCELENMESİNİ SAĞLAYAN BİR TÜR OPERASYON) ; KİMLERE, NEYE GÖRE, NASIL, NE ZAMAN YAPILIR VE ÖNEMİ NEDİR?
SIS (salin infusion sonografi), ultrason ile yapılan muayene sırasında rahim iç duvarı dediğimiz endometrium ile ilgili şüpheli bir görünüm, polip ya da myom görüntüsü olduğunda, ultrasonografi eşliğinde rahim içine sıvı verilerek yapılan bir işlemdir. İnce bir kateter yardımıyla verilen sıvının etkisi ile rahim iç duvarı kaynaklı myom, polip ve yapışıklıklar hakkında bilgi edinilebilmektedir. Bu işlem anestezi gerektirmemekte ve ciddi bir ağrı oluşturmamaktadır. Genellikle adet bittikten sonraki bir hafta içinde yapılması önerilmektedir.
HSG (histerosalpingografi, rahim filmi), yapılan değerlendirmeler sonucu sperm problemi olmayan çiftlerde, kadının tüpleri ile ilgili bir sıkıntı olup olmadığını ortaya koymakta birinci derecede kıymetli bir tetkikdir. Rahim filmi yine rahim içine verilen bir sıvının tüplerden geçişi sırasında çekilen bir tür röntgen filmidir. Rahim filminde verilen sıvı yağlı veya su bazlı olabilmektedir. Bu teknik bir konu olup filmi çeken kişinin kararıdır. Rahim filmi çekimi sırasında da ciddi bir ağrı, acı olmamaktadır. Bazen, özellikle ilişki esnasında sıkıntısı olan hanımlarda, anestezi gerekebilmektedir. Rahim filmi ile tüplerin geçirgenliğinde, yapısında problem olup olmadığı anlaşılabildiği gibi rahim iç duvarı kaynaklı problemler de tespit edilebilmektedir. Genellikle adet bitimi sonrasındaki ilk 3-4 gün film çekimi için en uygun günlerdir.
H/S (histeroskopi), rahim içinin gözle görülerek incelenmesini sağlayan bir tür operasyondur. Anestezi eşliğinde veya lokal anestezi ile muayenehane şartlarında yapılabilen küçük bir operasyondur. Fakat büyük bir polip veya myom varlığında ameliyathane şartları gerekebilir. Rahim içine sıvı verilerek (sis) veya ultrason ya da rahim filmi ile, rahim içinde bir problem tespit edildiğinde ya da şüphede kalındığında, mutlaka tüp bebek tedavisi öncesi histeroskopi ile rahim içi görülmelidir. Özellikle rahim içi yapışıklıkların, poliplerin veya rahim içi kaynaklı myomların teşhis ve de aynı anda tedavisinde yani çıkarılmasında tek yöntem histeroskopidir. Histeroskopide, ucunda optik bir cihaz olan ince bir alet ile rahim ağzından geçilerek rahim içi gözle görüntülenmektedir. Bu sırada tespit edilen problemli yapılar ortadan kaldırılabilmektedir. Genellikle işlemden 2-4 saat sonra hasta klinikten ayrılıp evine dönebilmektedir. Bu işlem için de en uygun zaman adet bittikten sonraki bir haftalık dönemdir.
LAPAROSKOPİ NE ZAMAN, KİMLERE YAPILIR?
Laparoskopi, göbekten bir iğne ile girilerek karın içinin gözlenebildiği endoskopik bir ameliyattır. Tüplerle ilgili sıkıntı olan hastalarımızda tüplerdeki hasarı ve problemi ortaya koymada altın standart denilen en iyi yöntemdir. Genellikle yine adet bitimini takiben bir hafta içinde ve anestezi altında yapılır. Hastanede 4-6 saat kalındıktan sonra eve gidilebilir. Fakat tüplerle ilgili ciddi problemler varsa, örneğin büyük bir hidrosalpenks çıkarılmış veya karın içi çok yapışık olarak tespit edilmiş ise, bu gibi durumlarda bir gece hastanede yatış ve gözetim önerilmektedir. Yapılan değerlendirmeler neticesi hiçbir problem tespit edilmeyen çiftlerde de laparoskopi ile tüplerin durumu kesin olarak ortaya konabilir. Yani laparoskopi, çocuk sahibi olmak için başvuran ve yapılan testlerde problem tespit edilemeyen çiftlere, rahim filmi ile tüplerinde problem olduğundan şüphelenilen çiftlere, rahim filmi veya ultrason ile büyük hidrosalpenks tespit edilen ve bu yapıların çıkarılması gereken kadınlara önerilen ve faydası olduğu ortaya konan endoskopik bir ameliyattır.
HİDROSALPENKS'İN TÜP BEBEK TEDAVİLERİNE ETKİSİ NEDİR?
Hidrosalpenks geçirilmiş bir enfeksiyonu takiben tüplerin tıkanması sonucu oluşur ve tüpün içi sıvı dolu şişkin olan kısımlarına verilen isimdir. Hidrosalpenks genellikle rahim filmi ile, bazen de ultrason muayenesi sırasında tespit edilebilmektedir. Hidrosalpenks varlığında direkt tüp bebek tedavisine geçilmesi bir takım risklere neden olabilmektedir. Tüpün bu içi sıvı dolu şiş kısımlarının içindeki sıvı geri kaçış ile rahim içine geçerek tüp bebek tedavisi sonunda rahime transfer edilen embriyoların tutunmalarını zorlaştırabilmektedir. Bu nedenle özellikle büyük boyutta olan ve ultrason ile de gözlenebilen hidrosalpenkslerin tedavi öncesi çıkarılması önerilmektedir. Ultrason ile görülmeyen, fakat rahim filmi ile hidrosalpenks olduğu ortaya konan hastalarda ise önce laparoskopi yapılarak bu yapılar hakkında kesin fikir edinilebilir .Bu yapıların çıkarılmasında açık ameliyat yapılabildiği gibi genellikle laparoskopi denilen endoskopik bir ameliyat ile yaklaşım daha çok tercih edilmektedir. Laparoskopide anestezi altında göbekten bir iğne ile karın içine girilerek birtakım aletlerle bu yapılar çıkarılabilmektedir. Karın içinde çok yapışıklık olan hastalarda ise bu yapıların rahim ile olan ilişkisi laparoskopi sırasında kesilebilmektedir.
PCOS NEDİR?
Polikistik over sendromu olarak adlandırılan ve halk arasında yumurtalıklarda birçok kist varlığı olarak tanımlanan durum genç kadınlarda %10 oranında, çocuk sahibi olmak isteyen kadınların da %25-45’de görülmektedir.
Bu tanımlamanın nedeni ise hastalardaki tipik ultrasonografi bulgusudur;yumurtalıkları bir gerdanlık şeklinde saran birçok folikül yan yana dizilmiştir.Ayrıca düzenli adet görememe şikayeti çok sıktır.Uzun aralıklarla adet görme, bazı hastalarda ise adet görememe şikayeti sözkonusudur.Aşırı kıllanma ve kilo artışı da sıklıkla eşlik eden bulgulardır.
Çocuk sahibi olmak amacıyla infertilite merkezlerine başvuran kadınlarda en sık karşılaşılan sorunlardan biridir, çünkü bu kadınların yumurtalıklarında düzenli yumurta gelişimi olmamaktadır.Aşırı kilo alımı ise tüylenme artışı ile birlikte durumu daha da olumsuz etkilemektedir.Bu nedenle hastalarımıza ilk önerimiz kilo vermeleri yönündedir.Kilo vermeyi başaran ve boy/kilo indeksi 28 kg/m2’nin altına inen hastalarda tedaviye olumlu yanıt oranı artmakta ,hatta kendiliğinden gebelikler görülebilmektedir.
Bu hastalarda artmış insülin direnci sözkonusudur,insülin duyarlığını arttıran ilaçlardan biri olan metforminin kullanımı başarıyı arttırmaktadır.
Çocuk isteyen kadınlara yumurta gelişimini sağlayan ilaçların(klomifen sitrat,rec-FSH) uygun şekilde ve dozda uygulanması ile yüksek oranda gebelik elde edilmektedir. Başarılı olunamayan olgularda tüp bebek tedavisi de denenebilir.
Polikistik over sendromu olan kadınlarda ayrıca yıllar içinde tip 2 diabet gibi bazı önemli metabolik hastalıklar ile kalp damar hastalıkları oluşma riski sözkonusudur.Bu nedenle diyet ve egzersiz ile boy/kilo indeksi 28 kg/m2’nin altında olan ve insülin direncinin tedavi ile düzenlendiği hastalarda bu risklerin çok azalacağı bilinmekte ve sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi de mümkün olmaktadır